LIKYA
- Tur Firması Upon Tour
- Turun Kodu 012
- Konumu: İzmir, Ankara
- Tur Tarihi: 10-02-2022 15-02-2023
- Stok Durumu: Stokta var
Likya
Günümüzde Teke
Yarımadası olarak adlandırılan, Antalya ile Fethiye körfezleri arasındaki
Akdeniz’e uzanan yarımada antik coğrafyada Likya olarak adlandırılmıştır.
Bölgenin güney sınırı Akdeniz ile belirlenmiş; doğu, batı ve kuzey sınırları
ise tarihi süreç içinde dönemlere göre değişiklik göstermiştir. Antik yazarlara
göre; Antalya’nın hemen batısından başlayıp güneybatıya doğru uzanan
Beydağları, Akdağ silsilesi ve onların kuzeybatı doğrultusundaki uzantısı,
Likya’nın kuzey sınırını oluşturmaktadır. Homeros Troia savaşlarını anlatan
ünlü İlyada destanında Likyalıların Glaukos ve Sarpedon önderliğinde Akhalara
karşı Troialıların yanında yer aldığını anlatmaktadır. Likya İ.Ö.545 yılından
itibaren Pers Kralı Harpagos’un zaptı ile Pers yönetimine girip 480 yılında
Kral Xerxes’in Yunanistan’ı zaptı için oluşturduğu donanmaya 50 gemi ile
katılmıştır. Pers istilası İ.Ö.334 yılında Makedonya’lı Büyük İskender’in
İstanbul Boğazını aşıp Anadolu’ya geçişi ve İ.Ö.333’de Granikos Savaşında
Persleri yenişi ile sonlanmıştır.
Likya Büyük
İskender’in ölümünden sonra İ.Ö.309’dan itibaren Mısır’da hüküm süren
generallerinden Ptolemaios’ların yaklaşık 100 yıllık egemenliğine girer ki, bu
dönem Likya dilinin unutulup yerini Grekçe’ye bıraktığı dönem olarak
bilinmektedir.
Bölge İ.Ö.197-167 yılları arasında Suriye Kralı III. Antiochus’un
yönetimindedir. Likya Roma’dan İ.Ö. 167 yılında özgürlüğünü almıştır. Bu
dönemde başkent Ksanthos olmak üzere 23 şehrin “Likya Birliğini” oluşturduğu ve
birlik adına para basıldığı yazıt ve sikkelerden bilinmektedir. Strabon, Likya
Birliğinin 6 büyük kentinin Ksanthos, Patara, Pınara, Olympos, Myra ve Tlos
olduğunu belirtmektedir.
Yerleşimlerin birbirlerine bağlanan güzergâhlarla ve uzaklık ölçüleriyle
yazıldığı Likya coğrafyasının haritası olan Likya Yol Kılavuz Anıtı, dünyanın
bilinen en eski ve tek karayolları haritasıdır.
Birlik Roma İmparatorluğu Döneminde fonksiyonunu yitirmediği gibi bolluk ve
refahın da en üst düzeyine bu dönemde ulaşmıştır. Şehir nüfusları 5.000
civarında olup bölge nüfusu 200.000 civarındadır. Sınırlar kuzeydoğuda Kaunos’u
(Dalyan ) içine alacak şekilde genişlemiştir. 5. yy. ortalarında Likya
Eyaletinin Konsül Valisine bağlı 34 kent sayılmıştır. Demre ve Kaş arasında
kalan bölge Likya’nın en yoğun yerleşim görmüş kesimidir. Km2 başına neredeyse
30 yerleşim alanı düşmektedir.
Likya halkının Hıristiyanlıkla karşılaşması 53-57 yıllarındaki üçüncü
misyonerlik seyahatinde St. Paulus’un Myra ve Patara’yı ziyaretine kadar
dayanmaktadır. Olympos’lu Methodius Likya’nın ilk bilinen piskoposudur ve 312
yılında Patara’da idam edilmiştir. 4-7 y.y.’lardaki Bizans dönemi, bölgede
Hıristiyanlığın yerleşip birçok kilisenin inşa edildiği dönemdir.
Bizans’la birlikte başlayan önemli değişimlerden birisi özellikle Demre’nin
dağlık kesimlerinde manastır yerleşimlerinin oluşmaya başlamasıdır.
Manastırlar, ekonomik ve kamu hayatını etkileyecek kadar önemli bir güç
merkezleridir. Likya’daki manastır yaşamı 5. yüzyıla kadar indirilmektedir.
5.-6. yüzyıllarda bölgede çok sayıda ve büyük boyutta kilisenin yapılması bu
dönemde bölge nüfusunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.
Likya sahilinin büyük bir kısmı kayalıklardan oluşmaktadır. Bu topografya liman
oluşumuna bazı yerlerde olanak vermiştir. Strabon, Likya kıyılarının engebeli
ve geçilmesi zor olduğunu, ancak limanlarının son derece iyi donatıldığını
söylemektedir.
Tunç Çağından itibaren bölgede görülen deniz ticareti, sonraki dönemlerde
çeşitlenerek Roma ve Bizans Dönemine kadar sürmüştür. Mor boya, sedir ağacı,
zeytinyağı, şarap, sünger Likya bölgesinin önemli yerel üretim mallarındandır.
Antik kaynaklara göre Antiphellos ve çevresindeki çok kaliteli ve yumuşak
sünger çıkartılmaktadır. Ayrıca gemi yapımında kullanılan Likya Bölgesi
sedirlerinin kalitesi çok yüksektir.
Likya limanları doğudan batıya doğru Idyros, Phaselis, Korykos, Olympos,
Posidarisus, Melanippe, Gagai, Phoinikos, Andriake, Simena, Teimussa, Aperlai,
Antiphellos, Kalamaki, Phoinike, Patara, Pydnai, Arymnessos/Perdikiai,
Kalabantia, Karmylessos, Telmessos, Krya, Lissa ve Lydai olarak
sıralanmaktadır. Bu limanlardan gerek konumu, gerekse de siyasi ve ekonomik
gücü, uluslararası ticarete ev sahipliği yapan Andriake ve Patara diğerlerinden
ayrılmaktadır.
Bölge, yöresel gelenekleri ve özellikle kendine özgü mezar mimarileri ile
Anadolu’nun en ilginç bölgesi olup, şehirler genellikle kıyılarda ve bölgenin
kalbi kabul edilen Ksanthos ile Arykandos vadilerinde kurulmuştur. Kendi dil ve
alfabeleri ile tanınan Likyalılara ait yazıtların bir kısmı son yıllarda
günümüz dillerine çevrilmiştir ki, bunların çoğu mezar yazıtlarına aittir.
Likya bölgesi, büyük, orta ve küçük ölçekli kentler, liman kentleri, askeri ve
yarı çiftlik ve kule yerleşimlerinden oluşmaktadır. Bölgede görünür
kalıntıların çoğu Roma ve Bizans dönemine aittir. Dağlarda yoğunlaşan klasik
yerleşimlerinde mutlaka rastlanan kalıntılar, zeytinyağı ve şarap işlikleri,
tarım teraslarıdır. Nüfusun büyük çoğunluğunu barındıran bu kırsal yerleşimler,
hem kendilerini, hem de bağlı oldukları büyük kentleri beslemektedir.
Likya bölgesindeki konut yapıları genel olarak dört guruba ayrılmaktadır.
Birinci gurup; tepe yamaçlarında yan yana sıralı, bitişik her bir mekanının
ayrı girişi bulunan konutlar, İkinci gurup; yerleşim alanı içinde kırsal
yerleşimlerde birbirinden bağımsız tek yada iki odalı konutlardır. Her iki
gurup konutlar çoğunlukla iki katlı, sur içinde toplu yada birbirine yakındır.
Üçüncü gurup; 2-4 mekana sahip, tarım alanlarında dağınık halde inşa edilmiş,
genelde tek katlı, bazıları avlulu, kendine ait sarnıç ve işliği bulunan
konutlar, Dördüncü gurup; ortada bir avlu çevresinde odaların yer aldığı,
kırsal bölgelerde yapılmış, genelde zenginlere ait konutlardır.
Bölgede meydana gelen doğal felaketler, salgın hastalıklar kentleri,
kentlerdeki yaşamları derinden etkilemiştir. Bunlardan en önemlileri 141, 240,
385,529 yıllarında meydana gelen depremler ve 542 ile 1346-1347 yıllarındaki
veba salgınlarıdır. Kıyı bölgelerindeki yıkımlar nedeniyle iç bölgelerdeki
yerleşimler önem kazanmıştır.
Ayrıca, İmparator II. Konstans 655’de kendi idare ettiği donanma ile Phoniks
sahillerinde Araplara karşı bir savaş vermiştir. II. Konstans uğradıkları
bozgundan genç bir askerin fedakarlığı sayesinde kurtulmuştur. Phoniks’te
gerçekleşen bu savaş sonrası Arap donanmaları Akdeniz sahillerinde rahatça
dolaşmaya başlamıştır.
802 yılında Likya ve Karya bölgesi Abbasiler tarafından ele geçirilmiştir. 10.
yy’da Likya ve tüm Akdeniz Bizans hakimiyetindedir. 1155’den sonra Selçuklu II.
Kılıç Arslan’ın Bizans ordularını yenmesiyle birlikte Likya Türkmenlere
açılmıştır. 1204’ten sonra tüm Likya Türklerin eline geçmiştir.